13 Nisan 2009

Ben Kendime Kızdım

Baya bi olmuştu görmeyeli. Temmuz başı desen nerdeyse bir buçuk yıl olmuş. Birlikteyken insan günleri bile sayıyor da görmeyince unutup gidiyor demek ki, nasıl bir gömmüşsem artık meseleyi içime. Bir gün karşılaşabileceğimiz de aklıma gelmedi hiç. Özlediğimi bile o gün fark ettim. ilginç.

Hiçbir şey olmamış gibi de davranabilirdim aslında. 3-5 laf eder “görüşürüz o zaman” der ayrılırdık sanırım. İçime sinmezdi ama; bu kadar da düşünmezdim üstüne. Başta niyetim de buydu zaten. bir şeyden çok utanır; düşünmek, konuşmak istemez hiç olmamış gibi davranırsın ya, kaybedeceklerin önemsiz gelir o an, öyleydi. Dayanamadım ama tabi öyle görünce ikimizi yabancı gibi. Çok kızdın mı bana diye sordum zar zor, kızdın mı değil bak. Çoktan boşaltmışım o kaleyi ben. Umdum ki bi kaç nasihat versin her zamankilerden. Olmadı patlatsın iki tane daha eskisi gibi, yapma bak bi daha öyle desin. Yoo dedi sadece yüzüme şöyle bi bakıp. Ben kendime kızdım. Fazla değer vermemek gerekirmiş bazen. ve daha bir sürü şey.

Kendine kızmış. Bana kızması beni yeterince küçük düşüremezdi ya o yüzden. Yeterince kötü hissedemezdim o zaman. Boğazım böyle böyle düğümlenmezdi ve bu kadar acı çekemezdim. Beni ya da olayı düşünmediğini biliyordum artık, umrunda bile değildik. Garip bir sahnedeydik ve figüranlığın hakkını çok iyi verdim ben, söyleyecek bir şeyim yoktu çünkü. Üzgünüm dedim ayağa kalkıp. Üzgündüm de. Böyle davrandığı için daha çok ama, yaptıklarım için değil.


Bir gün birbirimize artık katlanamayacağımızı biliyordum. O günü tam kestirememişim bir tek. Erken gibiydi sadece biraz. İyiydik lan.

Hiç yorum yok: