Şerife teyzeyi biliyorsunuz. Apartman dairesinde on kaplan gücünde, erkek düşmanı, haşin kadın.
Bir önceki bölümün özetini yayınlıyoruz, yeni bölüm birkaç dakikaya kadar başlayacak:
Episode 1:
--------------------------------------------------------------------------------------
Kocası halde çalışırken aniden köşeyi dönen, dolar ve marklarla konfeti yapan Şerife Teyze, birgün kocası Ahmet amcanın kendisini ruslarla aldattığını, daha da kötüsü paraları onlarla çıtır çıtır yediğini tespit eder, o günün akşamına eyüb sabri tuncer’le kendisine saldırır. Ahmet amca kel kafasında bir logo ile yaralanarak kurtulurken çocuklarda herhangi bir darp izi gözlenmez. Bizim aile büyüklerimizin olaya müdahalesi ile çözüme ulaşıldığı sanılır, oysa aynı akşam ikinci posta dayaktan da kurtulamaz zavallı çelimsiz Ahmet amca.
Apartmanın 19 numaralı dairesi adeta bir Dayak Kulübü amacına hizmet etmektedir. Tyler dürdane teyze ise Hattori Hanzo’nun üçüncü derece yakını olan Şerife teyzenin görümcesidir.
Ana konudan iyice uzaklaştığımı farketmedim sanmayın. İlk bölüm sona erdi, where’s my mind, where’s my mind..
------------------------------------------------------------------------------------
O kış çok sert geçmişti. Kar yağar kar üstüne ağam yar bidanem yar türküsü o kadar da eğlenceli değildi o vakitler en azından. Sobaya kok kömürlerini teker teker yuvarlıyorduk da bir türlü istenilen ısıya varamıyorduk. Kapı kollarına tırmanma, koltuk aralarında sallanma gibi vücut ısısını arttıracak atraksiyonlarla annemi deli ediyorduk abimle birlikte.
Şerife teyzenin oğlu Adem (hani sümükleriyle ün salmış) sokaktan beri gelmiyordu bir türlü.
Günde 5-6 kez anası balkondan bağırırdı.
-Ağğdeeeeeğm, oğlum eve gel hava buz gibi leeen, acıkmadın mı bu saatece kör olmıyasıca seni, bakh hiç duyuyo mu
Manyak gibi kar topu oynuyordu. Iceman miydin Adem, hiç mi hissetmezdin o sıfırın altındakilere ellerken.
Baktı ki kendisini takmıyor çocuk, içeri geçer bir sigara tellerdi Şerife teyze de.
-Bağane anam, ith gibi sürtsün sokhakhlarda, yarın hasta olup yatıverince soracam ben ona
İşte o günlerden birinde bu prematüre olduğundan şüphe duyduğum Adem, kar topunun içine taş koyup tüpçünün oğluna atıyor. Çocuğun burnuna geliyor kar topu, pardon daş. Samet’in ağız burun kana gidiyor. Zırıl zırıl babasının dükkana gidiyor, karaktersiz bir biçimde;
-Babaağğ, suratıma daş attı Adem, burnuuuum burnuuum
Biz harbi çocuktuk arkadaşım, biriyle kavga ettik miydi eve gelip şikayet etmezdik. O sebepten bu çocuk Adem’in sümüklerinden bile daha itici gelmişti bana. Sonra sinirlenip ben de bir taş attım Samet’e tıhk dedi. Ahaha, atmadım be. Ağlar hemen kılkuyruk.
Samet’in babası kalksın bizim apartmana Adem’in annesine şikayete gelsin mi? Bence gelmesin ama geldi. Hayatına mal olabilecek bir hata yaptığının farkında bile değildi.
-Şerifaanım sizin bu oğlunuz bizimkinin ağzını burnunu kana vermiş, bu ne hal yahu, bunları savaşmaya mı yolluyoruz sokağa? Ayıptır yau
Aaah, ah. Ağzın dilin lal olaydı, ayıptır diyen dilin kopaydi. Senin yüzündeeeeeen. Sadıııık.
Adamın adını unuttum be ya, geçmiş gün, bu kadar kalabalık bir kadroda bir kişinin ismini de farazi yazma lüksümüz olsun.
Flahback geldi gözümün önüne, parmaklarıma hakim olamıyorum şuan, keşke hayatın bir print screen tuşu olsaydı da size görsetebilseydim o anı.
Samet’in babasının gözünde aniden bir şimşek çaktı. Sonra kuşlaaar, böcekleer. Ahahaha.
Sersemlettiği hasmını yere uzatıp göbeğinin üzerine oturdu Şerife teyze. Şerife teyzenin dombili olduğunu söylerken kendisini sevimli hale getirmeye çalışmıştım lakin en az 80 kiloydu bu bağyan. Adamın nefes almakta zorlandığı görülüyordu.
Annem ve diğer komşumuz Nesrin teyze bir hışımla bunu kaldırmaya çalıştılar ama nafile. Kadını kaldırmak için vinç lazımdı oracıkta.
Hırsını alamadı, bir de kulağını ısırdı bu tüpçünün. Mutant faresin sanki sen Şerife teyze. Ne güzel komşumuzdun sen.
Adam inim inim inliyor, bıraaah bıraaaah be kadııın. Ölüyoruuum.
-bağa bakh herif, sen kimsin de benim çocuğumdan terbiye soruyon leen, gendi veledine sahap çık sen, kimbilir ne bokh yedi de daş attı çocuğum
Kadının altından yılan gibi kayarak kurtulan tüpçü merdivenlere ulaşınca biraz göt korkusu azaldığı için
-polise gidiyorum, şikayet edicem seni
Diye bağıracak kadar avcısını tanımıyordu.
-geet, getmezsen şerefsizsin leen, ben de demem mi polislere bu adam gapıma geldi bağa ticavüz etmeye galktı diyeee
Ohannesburg. Gözlerine bakacak bir delikanlı bulamıyorum bee.
************
Ertesi gün noldu biliyonuz mu? Adem yine Samet’e taşlı kartopu attı. Samet yine ağladı, yine babasının yanına gitti.
Samet’i bir posta da babası dövdü. Kulağı acıyordu herhal. Ahaha.
4 yıl önce
1 yorum:
Gerçekten güzel bir yazı olmuş Purple Sheep, tebrikler...
Şükela butonu aradım ahıahahııy
Yorum Gönder